Haber

Aylin Nazlıaka: “Bu Seçim Biz Kadınlar İçin Ölümle Yaşam Arasındaki İnce Çizgidir.

HABER: TAMER ARDA ERŞİN – Kamera: FURKAN FAZİLET

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, “Bu seçim biz hanımlar için hayatın ortasındaki ince çizgidir. Ya emeğimiz gasp edilecek ya da karşılığını aldığımız garantili işlere inanarak çalışacağız. Afetler karşısında ya çaresiz kalacağız ya da bilimin ışığında tedbirler alacağız. Ya çocuklarımızı geleceksizliğe mahkûm edeceğiz ya da çocuklarımıza aydınlık bir gelecek inşa edeceğiz” dedi.

CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde kadın kolları ve depremzedelerle basın açıklaması yaptı. Nazlıaka dedi ki:

“Her kadın işçidir. Hatırlayalım: Takvimler 8 Mart 1857’yi gösterdiğinde, New York’ta 40 bin dokuma işçisi, insana yakışır kurallarda çalışmak için eşit işe eşit ücret almak için greve başladı. 129 ablamız patron fabrikaya kilitledi diye yanarak can verdi bu ölümler bir son değil başlangıç ​​oldu kadınların haklı direnişi tarihe geçti… Bu mücadele hiç unutulmadı. 8 Mart 1910 Bedelini canlarıyla ödeyen ablalarımızın anısına ‘Dünya Emekçi Kadınları’ adı verildi.Bugün aslında bir kutlama değil anma günü.Bugün şehit olurken kaybettiğimiz bu 129 ablamızı anma günü. insan onuruna yaraşır bir hayat yaşamak için çaba sarf etmek.

“ÜLKEMİZİN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK GÜNLER SINIRLIDIR”

Bu yıl 8 Mart’ta hem hüznümüz hem de umudumuz var. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına sağlık, sabır ve sabırlar diliyoruz. Özür dileriz çünkü ‘sesimi duyan var mı?’ Çağırırken enkaz altında yaşamını yitiren canlar için yüreğimizde bir acı var. Umutluyuz çünkü yakında beceriksiz ve niteliksiz ekiplerin yönettiği gücü göndereceğiz. Ülkemizin kaderini değiştirecek o günlere az kaldı. Bunu yapacak teşkilatımız ve kararlılığımız var. Gücümüze güç katan Millet İttifakımız var. Yol arkadaşı olmaktan onur ve gurur duyduğumuz Genel Liderimiz ve 13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu var.

“GÜÇ EŞİTSİZLİK ANLAYIŞI NEDENİYLE AFET BÖLGESİNDE DE BAKIM YÜKÜ KADINLARIN sırtında”

Bir ayı aşkın süredir devam eden bu deprem şüphesiz herkesi ama en çok kadınları, çocukları, engellileri ve yaşlıları etkiledi. İktidarın eşitsizliği besleyen zihniyeti nedeniyle afet bölgesindeki bakım yükü de kadınların omuzlarında. Derin acılar yaşayan kadınlar, yemek pişirme, çocuk, yaşlı ve engelli bakımı, çadıra su taşıma ve çamaşır yıkama sorumluluğunu üstlendi. Çadıra su taşıma, çamaşır yıkama sorumlulukları yine onların omuzlarında. Barınma, tuvalet ve banyo sorunu hala çözülmedi. Bu koşulsuz koşullar en çok kadınları zorluyor. Evsiz kalan yüzbinlerce vatandaşımız tüm bu zorlukları sırtına alarak farklı illere göç etti. Çocuklar en temel ihtiyaçları olan eğitimden mahrum bırakıldı.

“DEPREMDE KADINLAR AYNI ZAMANDA İŞSİZ OLDU, KANLARINA, CANLARINA VE MALLARINA YETMEDİ”

Ülkemizde her üç kadından sadece birinin kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda olduğu gerçeğini hepimiz biliyoruz. Tablo bu kadar ürkütücüyken, deprem binlerce kadını işsizliğin pençesine düşürdü. Sarsıntıda kadınlar da işsiz, geleceksiz, kanları, canları, malları yetmezmiş gibi.

Gaziantep’te genç bir kadın bana ‘Depremin olduğu ilk üç gün kimse gelmedi. Annemi ellerimle enkazdan çıkarmaya çalıştım. Günler sonra annemin cenazesi çıkarıldı. Bizi öyle bir duruma soktular ki annemin cansız bedenine tek bir modül olarak ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Dilenci muamelesi görüyoruz. yapma 6 Şubat’tan önce her şeyimiz vardı. Evimiz vardı, işimiz vardı, sevdiklerimiz yaşıyordu… Her şeyimizi bir gecede kaybettik.’ Evet. Çadırkentte tanıştığım kadın bana bunları anlattı.

Adıyaman’da başka bir hanımla tanıştım. İki haftanın sonunda çadıra zar zor ulaşabilen bir ablamız yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Mülteci kampında bile şartlar daha uygun. İyi ki depremin 15. gününde çadırımıza kavuştuk. Çadırda kalan iki aileyiz. Beş çocuk var, yarı aç yarı tok yatıyoruz. Uyuyoruz dediğimde kusura bakmayın, yatağın altında ısıyı tutacak bir sığınağımız yok. Ne bulduysak yere yıkıp üzerine yatak koyduk. Sadece iki yatağımız var. Bu yüzden sırayla uyuyoruz. Hava çok soğuk. Üşüdük… Çocuklarımız hastalandı. Vücut direnci azaldı. Kahvaltılık tarifimiz değişti. Kahvaltıda çorba, akşam da bulabilirsek pilav ve nohut yiyoruz. Günde sadece iki öğün yemek var. Buna da seviniyoruz çünkü başka çadırlarda yaşayan akrabalarımızın da bulamadıklarını biliyoruz. Meyve sebzeleri bir lüks haline geldi. Deprem günü yalınayak sokağa koştum ve çocuğuma zar zor ayakkabı bulduk. Oğlumun terliklerini giyiyorum. Yardım tırlarının geldiği haberini görüyoruz. Bize ulaşmadı. Rakamlarla içme suyu veriyorlar. Gün içinde hep ekmek, su, bir tabak çorba kuyruğundayız. Artık aramızda kaldı’

“HER SEFERDE ‘ÜÇ ÇOCUK, BEŞ ÇOCUK’ SUNANLAR, HAMİLE KADINLARDA NE YAPTIN?”

Yaşananlar çok ağır. Bu yüzden çok kızgınız. Bu süreçte hamile kadınlara her ağzını açtığında ‘üç çocuk, beş çocuk’ dayatması yapanlar ne yaptı? Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun verilerine göre deprem bölgelerinde 226 bin hamile kadın var. Bu kadınların gebelik takibi dışında resmen unutuldu, yok sayıldı. Gerginlik nedeniyle hamile kadınlar düşük yapma riskiyle karşı karşıya bırakıldı. Emziremeyen lohusalar sütten kesildi. Minik bebekler kışın karda sokağa bırakıldı. Hükümet ne yaptı? Kocaman bir hiç!

“DERYA YANIK, Refakatsiz ÇOCUKLARIN AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI DIŞINDA HİÇ BİR KURUMA TESLİM EDİLMEDİĞİNİ İDDİA ETMİŞTİR. BUGÜN YAPILAN BASIN AÇIKLAMASINA GÖRE ÇOCUKLARIMIZIN 1100’ÜNÜN TAMAMI ADIYAMAN’DA KURULMUŞTUR.”

Depremde AFAD afetin ta kendisi oldu. Depremzedelere çadır bulmakla görevli Kızılay, çadırları para karşılığı sattı. Güya kayıp çocukların peşine düşmesi gereken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kayıp çocukların peşine düşeceğine bizim, yani bizim peşimize düştü. Hani ‘Kayıp, çocuklarımız nerede? Refakatsiz çocuklarımızın durumu nedir?’ Soru soruyorduk. Bu nedenle muhalefet olarak hesap verme yükümlülüğümüzü yerine getirmemizden o kadar rahatsız olmuş olmalı ki, Bakan soruya cevap vermek yerine soruyu soranı suçlamaya başladı. Hakkımda suç duyurusunda bulundu. Buradan, bir kez daha hodri mücadelesi diyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar bizi susturamayacaklar. Burada bir kez daha ilan ediyoruz: Deprem sonrası mahsur kalan refakatsiz ve kayıp çocuklarımızı asla bırakmadık ve bırakmayacağız. Ortada Derya Yanık, refakatsiz çocukların Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı dışında herhangi bir kuruma teslim edilmediğini iddia etti. Ancak bugün basında yer alan bir habere göre Adıyaman’da tam 1100 çocuğumuz başka bir kuruluşa teslim edildi. Burada Derya Yanık’a soruyorum: ‘Bu haber doğru mu? Varsa bu çocuklar kimler tarafından, hangi koşullarda ve neden bu kuruma teslim edildi?’ Bütün bunlar haberiniz olmadan mı oldu Yanık Bey? Eğer öyleyse, bakan olarak bakmaya devam ediyorsanız, neden o koltuğa oturuyorsunuz? Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nı bir kez daha istifaya davet ediyorum.

“ACI ONLARLA OLMAYACAK”

Depremin ilk gününden itibaren Genel Önderimiz Kılıçdaroğlu liderliğinde tüm parti başkanlarımızın, belediyelerimizin ve örgütlü gücümüzün yanında olduk. Tüm gücümüzle depremzedelerin yanındayız. Ancak bu süreçte insan hayatından çok betona değer veren zihniyetin fay hattı üzerinde sıfırdan şehirler kurmaya çalıştığını görüyoruz. Yine ölüme davet edenlerin açgözlülüğüne halkımızı kurban etmeyeceğiz. Çektikleri acılar yanlarına kalmayacak. Gözyaşımızı silenlerden hukuk önünde hesap soracağız.

“CHP OLARAK AFET BÖLGELERİNDE DEPREMLERDE KADIN VE ÇOCUKLAR İÇİN KADIN DANIŞMA MERKEZLERİ KURDUK”

Eşitsizliğe isyan ediyoruz. Depremin ilk gününden itibaren dayanışmayı büyütüyoruz. Ülkemizi yeniden ayağa kaldıracak politikalarımızı hayata geçiriyoruz. Kadınlar ve çocuklar için seferberlik başlattık. Bugün sizlere bunun detaylarını da vereceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak afet bölgelerinde depremzede kadın ve çocuklar için Kadın Danışma Merkezleri kurduk. Bugün de depremden etkilenen illerimizde bu merkezleri halkımızın hizmetine açıyoruz. YaşamHak Kadın Danışma Merkezlerimizde kadın kollarımız görev alacaktır. Burada manevi destekten hukuki danışmanlığa, kadınlara özel ihtiyaç malzemelerinin temininden sağlık hizmetlerine kadar her türlü desteğin verilmesini sağlayacağız. Kadın Danışma Merkezlerimizde de kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarına karşı bilinçlendirme çalışmaları yürüteceğiz. Genel Müdürlüğümüz bünyesinde 7/24 hizmet veren 444 82 85 sınırımızı arayan bayanlar için tek tek analiz üreteceğiz.

“BU SEÇİM BİZ KADINLAR İÇİN ÖLÜM İLE YAŞAM ARASINDAKİ İNCE ÇİZGİDİR”

Depremin yaralarını birlikte saracağız. Bu enkazın altında yatan gücü, tarihin tozlu raflarına kaldıracağız. Cumhuriyetimiz 100. yılında yeniden gurbetçi olacaktır. Önümüzde bir seçim var. Bu seçimden sonra ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün laik, çağdaş ve demokratik Türkiye anlayışını bu topraklara hakim kılacağız. Bu seçim biz hanımlar için ölümle yaşam arasındaki ince çizgidir. Hayatlarımız ya pamuk ipliğine bağlı kalacak ya da sadık kalacak. Ya kadını nesneleştiren zihniyete teslim olacağız ya da eşit yurttaşlar olarak insan onuruna yakışır bir biçimde yaşayacağız. ya emeğimiz gasp edilecek ya da emeğimizin karşılığını aldığımız garantili işlerde inanarak çalışacağız. ya afetler karşısında çaresiz kalacağız ya da bilimin ışığında tedbirler alacağız. Ya çocuklarımızı yarınsızlığa mahkum edeceğiz ya da çocuklarımıza aydınlık bir gelecek inşa edeceğiz. Ülkemizin tüm hanımlarını buraya davet ediyoruz: Gelin! Halil İbrahim sofrasına birlikte oturalım. Yolumuz ve yapacaklarımız belli. Hiçbir çocuğun aç yatmayacağı, hakkın, hukukun ve adaletin sağlandığı, hepimizin eşit, tok, inançta özgür olduğu bir sistem kurmaya geliyoruz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun! Başlıyoruz. Şimdi uzun değil. Aydınlık günler yakın.”

habersivasli.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort